CAMİ HALISI SEÇERKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ ?

Halı, her yerde olduğu gibi cami halisi olarak da hem büyük önem taşır hem de mekanın dikkat çekmesinden tutunda huzur ve güven vermesine, ayrıca görsel sunum zenginliği olarak da son derece önemlidir. Bulunduğu ortam ile tam bir uyum içinde olmalıdır ki kutsal mekanlarımız olan camilerimiz, cami halıları ile de kişiye huzur versin, çekici olsun.

Bilindiği üzere özellikle biz Türkler halıyi hem eşya hem de olmazsa olmaz dediğimiz aksesuar olarak görür ve kullanırız.  Bunun için de cami halısı alışverişi yapmadan önce çok yönlü düşünmeliyiz ve bu yönde hareket etmeliyiz.

Seçim yaparken desen ve renklerin de çok önemli olduğunu belirtmekte fayda görüyorum ki cami halısı dösenecek mekani ne fazla abartarak amacı dışına taşımalı ne de çok sönük bırakarak kasvetli bir ortama dönüştürmeye gerek yok. Kısacası hersey tam kıvamında renk ve desen seçimiyle olmalı…

Ayrıca anti bakteriyel olmasi da çok önemli bi mevzu çünkü camiler herkese açık mekanlarımızdır.

Firmamız tüm bu detayları göz önünde bulundurup üretim ve montaj faliyetlerinde bulunmaktadır. Farklı cami halısı desenleri ve renk çeşitlerimiz ile islami kurallara uyarak üretip hizmetinize sunuyoruz.

İsinde uzman ekibimiz istenilen alan, mekanın  ölçüsünü alıp, ölçülere  uygun olarak yerinde montaj yaparlar. Serilen hali kırısna ve burusma yapmaz.

Aynı zamanda duvardan duvara her türlü mekan için halıları sizin seçiminiz doğrultusunda üretim yapmaktayız.

CAMİ HALISI MOTİFLERİ NE ANLAMA GELİYOR ?

 

Cami Halısı Hakkında Merak Ettikleriniz ?

Cami halıları hiç şüphesiz ki camilerin vazgeçilmez olmazsa olmaz demirbaş eşyasıdır ve konforudur. .Peki cami halisi desenlerinin anlamı nedir? Cami halısı bulunduğu bölgenin kültürüne göre farklı şekillenmektedir. Örneğin; Türk kültüründe çiçek, özellikle lale ve karanfil kullanılırken, Arap kültüründe genellikle hatai ve rumilere yer verilmektedir.

Motiflerin bir dili bir anlamı vardır. Üç maddede anlatmaya çalışacağım motiflerin ne demek istediğini surç-i lisan edersem affola şimdiden.

Birincisi, mana olarak baktığımızda cami halisi desenleri genellikle insanı yani kulu simgeliyor. İnsanoğlunun doğuşunu ve çoğalması ile başlayan motif sarmali, ikinci olarak hayatı ve yaşamayı simgeler… Akan bi su deseni bitip giden bi hayatı, ömrü simgelerken insan ve hayvan resimleri yaşamayı sürdürmek gibi simgelenirken mesaj verir ve üçüncü ve son olarak ölümü ve Rabbe geri dönüşü simgeler… Peki ömrün bittiğini ve ölümü anlatan motif yada motifler nelerdir diyeceksiniz… Ölümü anlatan desenler genellikle kuş motifleriyle karşımıza çıkıyor. Uçup giden, akıp giden, kaçıp giden bir ÖMÜR..
Cami halısı kalitesi camiye adım attığınızda ayağınıza yumuşacık dokunuşuyla, secdeye vardığınizda rahatsız olmayacağınız halılar kalite demektir.

Keçe gibi diye tabir edebileceğimiz sert halilarin rahatsız ettiği bir gercek. Yün halılar bu konuda tartisilmaz bir numaradir. Yün  halıların kalitesi aleni gözler önündedir kesinlikle tartisilamaz. Alternatif olarak uretilen akrilik halilar  yun halilardan daha ekonomiktir fakat ömrü kısadır. Halı seçiminde ezilmeye dayanıklı halılar tercih edilmeli ve seçilen halinin sıkı ilmekli olmasına dikkat etmelisiniz. Kullanım ömrünü arttırmak için bu kriterleri göz önünde bulundurmayı unutmayınız.

Renk tercihinde ise ev yada işyerimiz deki gibi çabuk kirlenmesin diye koyu renk tercihi yanlış bir düşüncedir. Halinin koyu yada açık renk olmasi halının kirlenmesini ne geciktirir ne de öne alır. Renk Seçimi yaparken, caminin atmosferi, motif renkleri  ve Mimarisi dikkate alınması gereken yegane unsurlardır.

İSTANBUL’UN EN ESKİ CAMİLERİNDEN-ARAP CAMİ

Arap Camii, İstanbul Galata’da, Şişhane’den Karaköy’e doğru uzanan caddenin sol yakasında, binalar arasında kalmış bir camidir. Her gün bu güzergâhtan geçmesine mukabil birçok insan bu caminin varlığından yahut ehemmiyetinden haberdar değil. Arap Camii, İstanbul’un kiliseden çevrilme ilk camisidir ve İstanbul’da ilk ezan bu camiden okunmuştur.

Emevî Kumandanı Mesleme b. Abdulmelik’in 97-99 (716-717) yılları arasında gerçekleştirdiği İstanbul kuşatması sırasında yapıldığı rivayet edilmektedir. Kimileri tarafından bu rivayetin aslı olmadığı iddia edilse de, Arap Camii’nin içinde, güney duvarında bulunan mermer kitabede yer alan tarihçe kısmında caminin Mesleme tarafından yapıldığı yazmaktadır. Yapının bugün bulunduğu yere, Katolikler tarafından VI. yüzyılda San Paolo adında bir kilise yapılmış, kilise kuşatma sırasında camiye çevrilmiştir. Daha sonra XIV. yüzyılda Dominiken tarikatı mensuplarınca caminin bulunduğu yere büyük bir manastır ile San Paolo ve San Domenico adında yeni bir kilise inşa edilmiştir. XIV. ve XV. yüzyılın ilk yarısında pek çok İtalyan buraya gömülmüştür. Avlunun altında bulunan XIV. ve XV. yüzyıllara ait yüzden fazla İtalyan mezar taşı da Arkeoloji Müzesi’ne kaldırılmıştır.

  Arap Camii İsmi Nereden Geliyor?
Fethedilen bölgelerin en büyük ve önemli kiliseleri fethin sembolü olarak camiye çevrilir. San Paolo Kilisesi de Fatih Sultan Mehmed tarafından 1475’te tekrar camiye çevrilmiştir. 1492’de Endülüs’ten göç eden Müslümanların bu cami çevresinde oturmalarından dolayı cami Arap Camii olarak anılmaya başlanmıştır. Caminin mimarisinin, Endülüs üslubuna yakın olması da bu rivayeti destekler mahiyettedir.

Arap Camii, Osmanlı döneminde birçok kez tadilat görmüştür. Önce III. Mehmet, ardından II. Mustafa’nın zevcesi ve I. Mahmut’un annesi Saliha Sultan tarafından tamir ettirilmiş, genişletilmiş ve yeni bir şadırvan yaptırılmıştır. 1807’de bir yangın neticesinde hasar gören cami tekrar tamir edilmiştir. Caminin avlusunda bulunan şadırvan ise Sultan II. Mahmut’un kızı ve Adile Sultan’ın kocası olan Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Girit’li Hasan Bey tarafından da, 1913-1919 yıllarında cami tekrardan tamir edilmiş, çatı değiştirilmiş, avlu genişletilmiş, son cemaat yeri eklenmiş, minaresi Arap üslûbunca yapılmış ve mahfiller tamir görmüştür.

Mesleme’nin Çilehanesi
Mihrabın salondaki hücre “Mesleme’nin çilehanesi” olarak yapılmıştır. Cami dikdörtgen şeklinde uzun bir yapıdır. Bizans İmparatoru Justinianos devrinde yapılan çan kulesi minareye çevrilmiştir; minarenin altından avluya geçilmektedir. Cephenin yukarı kısmında yer alan sivri kemerli ikiz pencere Osmanlı-Türk devrinde açılmıştır. Caminin mimari yapısı bazilika görünümünde olup kimi yerler ise gotik üslûbda yapılmıştır. Kulenin üçüz pencereleri kısmen örülerek mazgal haline getirilmiştir. Mihrap ve Hünkâr Mahfili’yle yan kapıların dış çerçeveleri barok üslûbda olduklarına göre Saliha Sultan’ın tamirlerinden kalmış olmalıdır. Bunlar, kıble duvarına komşu pencere izlerinden anlaşılacağı üzere daha önce gotik üslûbda iken tamirler esnasında değişime uğramıştır. Caminin ön cephesindeki duvarın bitişiğinde yer alan 1106 (1694-1695) tarihli Ali Paşa hayratının yerinde bugün iki çeşme bulunmaktadır.

       Ebû Eyyûb el-Ensârî, Mesleme bin Abdülmelik ve  
İstanbul Kuşatması
İstanbul yedinci yüzyıl itibariyle Müslümanlar tarafından birçok kez kuşatılmış; fakat fetih hiçbir komutana nasip olmamıştır. Tâ ki Fatih Sultan Mehmed Han’ın 1453 senesinde Topkapı’dan şehre girmesine kadar…Hz. Muaviye İstanbul’u ani baskınlarla nefes alamaz hâle getirmiş, karadan ve denizden akınlar başlatarak birçok adaları ele geçirmiştir. İstanbul’un Müslümanlar tarafından müteaddit kere muhasara altına alınmasından ve Fatih tarafından fethedilmesinden bahsetmişken, Ebû Eyyûb Ensarî Hazretleri’nden bahsetmemek olmaz. Allah Resûlü’nü Hicret sırasında Medine’de evinde misafir eden Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd b. Küleyb el-Ensârî Hazretleri; Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi ve Huneyn başta olmak üzere bütün gazvelere katılmıştır. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman döneminde yapılan savaşlara katılmış ve Hz. Ali’nin yanında yer alarak Haricilere karşı savaşmıştır. Ebû Eyyûb el-Ensârî, Hz. Muaviye’nin oğlu Yezid’in komutasında İstanbul’un fethine katılmış ve savaşmıştır. Savaş sırasında hastalanmış ve 669 yılında vefat etmiştir. İstanbul surlarının dibinde toprağa verilmiştir. Durumu öğrenen Bizans imparatorunun kuşatma kalktıktan sonra onu kabrinden çıkarıp vahşi hayvanlara yedireceğini söylediği, fakat İslâm ordusu kumandanı tarafından gönderilen cevapta, böyle bir şey yapıldığı takdirde İslâm ülkesinde yaşayan Hıristiyanların ve kiliselerin zarar göreceği bildirilince kabre dokunmayacaklarına dair teminat verdiği nakledilmektedir. Akabinde mübareğin kabri Hristiyanlarca da kutsal kabul edilmiş, hatta kurak geçen senelerde ve felaketler yaşandığında kabrin başına gelerek dua edildiği Bizans kayıtlarında aktarılmaktadır. Zamanla kabir unutulmuş ve tekrar bulunması için fethi beklemesi gerekmiştir. Kabrini Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin’in manevî keşif yoluyla bulduğu rivayet edilir.Halîfe Abdülmelik bin Mervan’ın oğlu olan Mesleme bin Abdülmelik Ebu Said, Emevîler sülâlesinin kumandanlarındandır. Kardeşi Halîfe Velid bin Abdülmelik devrinin 705. yılında Anadolu Cephesi komutanlığına getirilmiş, 717’de karadan ve denizden İstanbul’u kuşatmıştır. 1 yıl süren muhasara neticesinde İstanbul alınamamış fakat Galata zaptedilmiş ve bahsetmiş olduğumuz Arap Camii’nden ilk kez ezan-ı Muhammediye Bizans semalarında okunmuştur. Her ne kadar önceki İstanbul kuşatmalarında ezan-ı Muhammediye okunmuş olsa da Mesleme döneminde kiliseden çevrilme camide okunmuş olması ilk ezan olarak kabul edilmiştir. Mesleme b. Abdülmelik’in Suriye’nin Şam şehrinde vefat ettiği rivayet edilmekte ve vefat tarihi olarak da H.120 ile H.123 yılları arası gösterilmektedir. Arap Camii’nin avlusundaki kabrin bu zatın makamı olduğunu söyleyenler varsa da aynı muhasarada şehit olan başka Arap komutanına da ait olduğu söylenmektedir. Arap Camii’nin Duvarındaki Kitabe 1807’de restore edilen camide, restorasyon sırasında divan-ı hümayun kâtibelerinden Hacı Emin Efendi tarafından binanın tarihçesi 33 beyitlik kitâbe olarak yazılıp duvara asılmıştır. Camide yer alan kitâbede Hazreti Mesleme ve o dönemin tarihçesi yer alıyor. Kitabedeki Osmanlıca beytlerde caminin tarihçesi tafsilatlı olarak yazmamakla beraber caminin inşası, bölgenin Arap orduları ve komutanı Mesleme tarafından fethi açık olarak bildirilmektedir. Demek oluyor ki bu fetih bölgesinde yedi sene kadar kalan Müslüman Arap ordularına bir cami inşa edilmiş, zamanın şartları içinde yapılıp o günkü Bizans; bugünkü İstanbul semalarına ilk ezan sesinin yükseldiği bu yere de Arap Camii ismi verilmiştir. Ancak sonraki senelerde bu cami Bizans’ın eline tekrar geçerek kiliseye çevrilmiş daha sonra da İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte yeniden camiye çevrilmiştir. Cumhuriyet döneminde uzun süre restore edilmeyi bekleyen Arap Camii’nin, 2008 ve 2011 yıllarında tekrardan restorasyonu yapıldı ve şimdiki haliyle ibadete açıldı. Arap Camii’nin hemen yanında da Arap Camii Kur’an Kursu bulunuyor. Genç talebeler hem hafızlıklarını yapıyor hem de o camide namaz kılma şerefine nail oluyorlar

BEZMİALEM VALİDE SULTAN / DOLMABAHÇE CAMİ

Dolmabahçe Camii – Bezmialem Valide Camii; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Dolmabahçe sahilinde Meclisi Mebusan caddesi üzerinde 1855 tarihinde Sultan I. Abdülmecit’in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından başlatılıp ölümü üzerine Sultan Abdülmecit tarafından Mimar Garabet Balyan’a tamamlatılmıştır.

Caminin Kuruluşu ve Kurucusu

Bezm-i-Alem Valide Sultan, 1807 yılında doğmuştur. Osmanlı Padişahı II. Mahmut’un 2. eşi ve padişah Abdülmecit’in annesidir. Bezm-i-Alem “Dünya meclisi” anlamına gelir. Osmanlı tarihinin en tanınmış valide sultanlarından biridir. Hayırseverlik için yaptığı çalışmalardan dolayı sevilen ve saygı duyulan bir Valide sultan olarak tarihe geçmiştir. Küçük yaşta esirciler tarafından saraya cariye olarak getirilen bir Gürcü kızı olduğu bilinmektedir. Yahudi asıllı olduğuna dair bir iddia da ortaya atılmıştır. Yahudi olduğu düşüncesi ise Gürcü Yahudisi olabileceğinden gelir. Sultan Abdülmecit tahta çıktığında 16 yaşında, kendisi de 32 yaşındaydı. Oğlunun hükümdarlığı döneminde, öldüğü tarihe kadar 14 yıl süreyle (1839-1853) Valide Sultan oldu. Oğluna Tanzimat’ın ilanı konusunda Mustafa Reşit Paşa’ya güvenmesini tavsiye ettiği söylenir. Ayrıca Sultan Abdülmecit’in annesini çok sevdiği, hükümetteki nazırları seçerken annesine danıştığı bilinmektedir. Bezmialem Sultan 2 Mayıs 1853 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti ve Divanyolu’ndaki Sultan II. Mahmut Türbesine gömüldü. Garabet Balyan’ın mimarlığı altında inşaatına başlattırdığı Dolmabahçe Camii henüz bitmemişti. Camiyi oğlu Sultan Abdülmecit annesinin anısına 1855 yılında tamamlattırarak Bezmialem Valide Sultan Camii adı altında hizmete açtı. Cami zamanla Dolmabahçe Sarayına yakınlığı nedeniyle Dolmabahçe Camii olarak anılmağa başladı.

CAMİNİN MİMARİSİ :

Caminin mimari planı ana iç mekan olarak net bir kare formdur.Yapının en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Camii dışarıdan bakıldığında kubbenin ne şekilde taşındığı ve hangi mimari detayın ne işe yaradığı çok net görülmektedir. 19 yüzyılın ikinci yarınsında ortaya çıkan plan tipolojisine uygun kare planlı, tek merkezi kubbelidir. Bu yeni stilde kubbe taşıma sistemi basit ve saydamdır. Bundan evvelki yüzyılların tersine hiç yarım kubbe veya çeyrek kubbeler kullanılmamıştır. Ana kubbeyi çok güçlü ve dört ağırlık kulesi ile güçlendirilmiş dört kemerden oluşan bir kurguya sahiptir. Ana kemerler ana taşıyıcı olduğundan yan duvarlarda ışınsal pencereler kullanılmıştır. Buda cami iç mekanını çok aydınlık hale getirmektedir. Cami ve hünkar bölümleri, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış ve sonra birleştirilmiş gibidir. Cami, kare planlı alt yapı üzerine kubbeli ve yüksek bir kitledir. Hünkar bölümü ise, dikdörtgen planlı prizmatik ve daha alçak bir kitledir. Bu iki kitle, caminin kuzey cephesi yönünde bitiştirilirler. Bu yapıdaki geometri egemen tasarım, ampir üslubunun veya yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki son fakat en bütüncül örneklerindendir.

1948 gününden itibaren Deniz Müzesi olarak hizmet veren ibadethane, 27 Mayıs Darbesi sonrasında askerî yönetim tarafından Yassıada İrtibat Kurulu’na verilmiş, kurul da müzenin camiyi derhal boşaltmasını istemiştir. Bu yıllarda Caminin ek binalarında Beyoğlu ilçesi Müftülüğü hizmet vermektedir.

CAMİ HALISI MONTAJ YAPILMASI

HER, M2YE, UYGUN, CAMİ, HALISI

Güzel bir haftasonu geçirmeniz dileğiyle…

Her m2’ye ve her zevke uyan zengin ürün yelpazemizle kaliteden ödün vermeden cami, otel, yurt ve duvardan duvara halılarınizi sizin zevkinize göre üretmeye devam ediyoruz?
Teklif almak ve bilgi edinmek için;
www.ferahnurhali.com
? info@ferahnurhali.com
? +90 0506 861 94 23

% 100 YÜN NATURAL (DOĞAL) CAMİ HALISI

Natürel yani doğal cami halısı kategorisinde yer alan birbirinden güzel desen ve motiflerimizle

camilerimizi süslüyor, sade renklerden seçilen bu cami halısı modeli bu güne kadar bir çok camimiz

tarafından tercih edilmiştir. Natürel cami halısında sizlerin tercihleri doğrultusunda en kaliteli %100 yerli ya da ithal yün kullanıyoruz.

Genellikle gri ve kum beji gibi pastel tonların kullanıldığı  Naturel Cami Halısı nda kök boya tercih edilirek sadelik dogallık ve kalite

yakalanmış olur. Natürel Cami Halısı modelleri için cami halısı desenleri sekmesini ziyaret edebilir veya  Naturel Cami Halısı fiyatları için

bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İSTANBUL GÖBEKLİ CAMİ HALISI İMALATCISI

Mekanlarınıza yakışır, göz kamaştıran göbekli cami halısı modellerimiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Taleplerinize uygun en güzel halıları hazırlayarak cami, mescit, yurt, türbe, otel ve duvardan duvara halı gibi birçok alanda sizlere

hizmet sunmaktan mutluluk duyarız.

AKRİLİK CAMİ HALISI ÖZELLİKLERİ

Akrilik Cami Halısı’da %100 saf akrilik kullanılmaktadır.

Akrilik  Cami Halısı’nın  M2 ağırlığı maksimum 5.000 gramdır.

Taban sıklığı sağlanmak için dolgu çözgüsü ve her ilmek sırasında 3 kat atkı kullanılmıştır.

Hav yüksekliği 14 – 16 mm dir. Metrekarede 1.200.000 uç sıklığı bulunur.

Akrilik Cami Halılarımız  eni 5 metre boyu sonsuzdur.

Halı döşemede 250 cm + 250 cm olarak montaj yapılır.

Akrilik Cami Halılarında ışık hassaslığı 6 – 7  dir.

İmalatçı firma olduğumuz için dilediğiniz kalitede bütçenize göre akrilik cami halılarınızı sizler için özenle dokuyup montajını yapıyoruz.

CAMİ HALISI NASIL ÜRETİLİR

Halının bulunması ve kullanımı neredeyse insanların var oluşu kadar eski dönemlere dayanmaktadır. Halı insanların zeminlerde soğuktan korunmak ve rahat bir ortam aramaları sonucu ortaya çıkmış olan bir eşyadır. Camilerde kullanılan halılarda ibadet esnasında temizlik, rahatlık, kolaylık ve soğuktan korunmak amaçlı kullanılmaktadır.

Cami halıları diğer mekânlarda kullanılan halılara göre, teknik açıdan değer barındıran, uzun ömürlü, sonsuz düzeyde deseni olan, dayanıklı olmalıdır. Camilerde kullanılacak olan halılara alın koyulduğu ve ayak basıldığı için iz bırakacak olan halıların kullanılmaması gerekmektedir. Bundan dolayı kullanılacak olan halının esnek bir yapısının olması ve yatma yapmaması gerekir.

  Cami halısının özellikle sade desenli olması ve dikkat dağıtmaması da önemlidir, çünkü ibadet yaparken dikkat sadece ibadette olmalıdır. Ayrıca halıda kullanılmış olan iplik türünün koku yapmaması, ipliğin sert olmaması, ibadet esnasında diz acıtmaması ve sıkıntı vermemesi de oldukça önemli bir noktadır.

Camilerde kullanılan halı camilerin iç renklerine uyum sağlaması gerekir. Camilerin iç rengi ile uyum içinde serilmiş olan halılar namaz kılma esnasında insanlara huzursuzluk ve rahatsızlık vermez. Camilerde kullanılacak olan halıların desenlerinde sekizgen, haç işareti, hayvan figürü ve yıldız tercih edilmemektedir. Cami halıları ile diğer mekânlarda kullanılmakta olan halıları birbirlerinden ayırmakta olan özellikler arasında;

  • Camilerde kullanılan halılar 4 farklı mamul üründen üretilmektedir. Bunlar akrilik, bükümlü Frize, polyamid halı ve saf yün halıdır.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar uzun ömürlüdür.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar dayanıklı olan iplik türlerinden üretilmektedir.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar uzun seneler boyunca bozulmayan halı türleridir.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar keçeleşmeye yapmayan ve renk atması yapmayan halılardır.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar ibadethaneler için uygun desenli olan halılardır.
  • Camilerde kullanılmakta olan halılar genelde yün halılardır. Yün halılar uzun yıllar boyunca bozulma yapmayan, renk atamayan ve koku yapmayan halılardır.